top of page

TROYALI KADINLAR SERGİSİ

08-31 Mart 2023

Troya Müzesi Sanat Galerisi, Çanakkale

Euripides (MÖ 480-MÖ 406) Troyalı Kadınlar adlı tragedyasında, savaş esnasında ve sonrasında kentleri yağmalandıktan, kocaları öldürüldükten ve ailelerinden sağ olanlar köle olarak götürüldükten sonra, geride kalan Troyalı kadınların yazgılarını anlatır, yani Troya savaşını kadınların perspektifinden ele alır. Benal Dikmen hem birincil anlatılardan hem de birincil anlatıların feminist perspektiflerle zenginleştirildiği eleştirel okumalardan yola çıkarak, aslında tüm zamanlardaki kadınların savaşlardaki durumlarını, güncel bir bakışla ele alır: “Kadınların işinin ve savaşçıların mücadelesinin zorunlu olarak birbirine zıt olduğu söylenebilir. Kadınların işi yaratıcıdır, yünü ipliğe çevirirken düzensizliği düzene dönüştürür. Aynı zamanda yaşamı sürdüren, çocukların beslenmesi ve bakılması görevlerini üstlenen kadınlar tekstil üretimi ve çocuk yetiştirmeyle uğraşarak, topluluğunun gönenci ve varlığının devamı için gerekli olan işleri gerçekleştirir. Savaşçıların Truva’daki çalışmaları ise aksine yıkıcıdır.

 

Mitolojik anlatıların çağımıza nakledilmeyi talep ettiğini, günümüzün düşüncelerine, yeni sanat alanlarına ve tekniklerine göre yeniden yorumlanmaları gerektiğini düşünen Benal Dikmen, bu sergiyle mitoloji ve çağdaş sanat arasında bir tür “aracılık” yapmaya başlıyor. Üçlemenin ilki olma özelliğini gösteren Troyalı Kadınlar’da mitolojik anlatıları yeniden gündeme getirirken, izleyiciyi içinde olduğumuz zamanı toplumsal cinsiyet perspektifinden irdelemeye davet ediyor.

Kuratör

Nergis Abıyeva

Troyalı Kadınlar serisi, 130 cm x 200 cm, kumaş üzerine dijital baskı

Troyalı Kadınlar serisi, 2.000 cm x 140 cm, kumaş üzerine dijital baskı

İşler 3.png

Troyalı Kadınlar serisi, 130 cm x 200 cm, kumaş üzerine dijital baskı, dekupaj

İşler 4.png
İşler 5.png
İşler 6.png

Troyalı Kadınlar serisi, 31 cm x 40cm, el yapımı kağıt üzerine, fotoğraf, kolaj

İşler 7 A.png
İşler 8.png

Troyalı Kadınlar serisi, 31 cm x 40cm, el yapımı kağıt üzerine, fotoğraf, kolaj

INFECTING THE CITY 2017

Artists Shortlist, Cape Town, Güney Afrika Cumhuriyeti

 

Çalışmanın Konsepti:

Hesiod bize, başlangıçta sadece Kaos'un olduğunu anlatır; daha sonra Kaos, “geniş böğürlü” Gaia'yı (Yer) ve Eros çıktı. Kısa süre sonra Gaia kendisine eşit bir varlık yarattı. Onu çevreleyen yıldızlı gökyüzü Uranüs'ü. Bu kozmik kutsal evlilikten ikinci tanrı kuşağı. Uranüs'ün çocukları dünyaya geldi. Bunlar, altı erkek Titan ve altı dişi Titan, üç tek gözlü Kiklop ve üç Hekatonkheir idiler.

Bazen canavarlıklara yol açan bu aşırı doğum, çocuklarından ilk günden beri nefret eden Uranüs'ün onları tekrar Toprak Ana'nın (Gaia'nın) rahmine koymasıyla sonuçlandı.

Bu bölüm, çeşitli mitolojiyle ilgilenen araştırmacılar tarafından farklı biçimde yorumlanmıştır. Ancak herkes, Uranüs'ün "kendi gibi olmayan" çocuklarına asla katlanmadığını düşünüyor.

Çalışmam 'öteki' kavramının irdelenmesine dayanıyor. Dini inanç, ırk, cinsiyet, cinsel tercih ve fiziksel engel gibi farklı ilgi alanları 'başkalık süreçlerine' neden olabilir. Ancak günümüzde çok kültürlülük gerçeğini benimsemiş sistemlerde demokrasi “ötekiliğin kabulü ve özümsenmesi” olarak tanımlanmaktadır.

 

Yapıtın Sergilenişi Sırasında Ne Olacak?

 

Ekte taslağını gördüğünüz çalışmam ahşap, kumaş ve dolgu malzemesi gibi çeşitli malzemelerden yapılmış (1,5 m x 2,0 m x 2,5 m) bir enstalasyon olacaktır. Kullanılan teknikler kolaj, baskı vb. Çalışmam izleyicinin katılımına açık interaktif bir çalışma olacaktır. Sergi sırasında ona dokunulabilir; modülleri yer değiştirilebilir; altındaki kumaş açılabilir. Ayrıca izleyici kumaşı yukarı kaldırarak altına gizlenmiş yumuşak heykellerden birini hediye olarak alabilir.

İşler 9.png

FORTE SANGALLO PROJESİ

Nettuno, Roma, İtalya, 8-20 Kasım 2016

Bu projede, serginin bulunduğu Nettuno kenti ve sergi mekanı olan kentin tarihi kalesi Forte Sangallo aracılığıyla mitolojik ve tarihi anlatılardan yola çıkarak odalarda bulunan panolara uygun olarak çeşitli boyutlarda kumaş ve kağıt kolajlarımı yerleştirdim. Kentin tanrısı Neptün’ün mitolojik öyküleri ve Bir zamanlar kalenin sahibi olan Borgia ailesiyle yolları kesişen Osmanlı Şehzadesi Cem Sultan aracılığıyla benim ve Giulia’nın, öykülerimizi tarihi anlatılar, sözlü gelenekler, mitolojik öyküler, iş birliği ve tesadüf anahtar kelimelerini izleyerek yeniden oluşturdum.

L'associazione Culturale 00042 ve Andrea Mingiacchi tarafından tasarlanan ve organize eden Anzio ve Nettuno çağdaş sanat Bienali Shingle22J'nin 5.'sinde sırasıyla ikinci ve üçüncü olan Romalı sanatçı Giulia Ripandelli ve Türk sanatçı Benal Dikmen'in kişisel sergilerinin açılışını yaptı.

Ortak çalışmalarında, Dikmen'in çalışması, kültürel referanslarla noktalanan tarihi-anlatısal olaylardan esinlenerek, ev sahibi kente adını veren tanrı Neptün'e atfedilen pagan figür ve sembolleri temsil eden kağıt kolajlardan oluşuyor. Ripandelli'nin grafik levhaları, bunun yerine, "modern tahkimatın" öncüsü ve Forte Sangallo'nun mimarı Antonio da Sangallo the Elder, ve Osmanlı İmparatorluğu'nun mimarı Sinan'dan esinlenerek oluşturulan kale ve camilerin planlarını ve kesitlerini temsil ediyor. Romalı sanatçının yapıtları, Benal Dikmen ve Forte Sangallo di Nettuno'nun mimarisi ile ustaca etkileşime giriyor, tarihi ve tarihi cazibesiyle, sergilenen yapıtlar için bir birleştirici ve mükemmel bir senografi görevi görüyor.

Elisabetta Civitan

Kuratör

İşler 10.png

Cantarella, 2016, 140 x 200 cm, kolaj

İşler 11.png

Solda: Dağılma, 2016, 170 x 185 cm, kolaj, sağda: Deniz Savaşı, 2016, 245 x 170 cm, kolaj

Karşılaşmalar, 2016, 15 m x 1,50 m, kolaj Giulia Ripandelli ile birlikte

3. RUHR BİENALİ PROJESİ

 

Ruhr bölgesi, Almanya’nın önemli bir sanayi bölgesidir. Ancak, bölge, başta endüstriyel kültür mirası olmak üzere ekolojik niteliklerini de ön plana çıkararak bilim, teknoloji ve kültür kenti olmayı amaçlamaktadır. Kent, aynı zamanda kültürlerarası birlikteliğin ve etkileşimin sağlandığı bir bölge olmakla da tanınmaktadır. Bu bağlamda, bölgenin geçmişinin geleceğe taşınabilmesi ve sanatın kentte görünebilir kılınabilmesi amacıyla, kentin belleğini oluşturan Ruhr Müzesi’nde saklanan nesnelerin görüntülerinin kentte yaşayan -oralı olsun ya da olmasın- herkes tarafından paylaşılabilmesi için, mekan olarak seçilen Duisburg’daki Marxloh Merkez camisinin dış bölümlerinde sergilenmek üzere kolajlar oluşturuldu. Ancak, ortada bir sorun vardı. İslam dini, canlı varlıkların -bitkiler canlı varlık olarak kabul edilmemekteydi - betimlenmesini yasaklamıştı. Bu kural, yüzyıllardır İslam sanatçıların yaratılarına kısıtlama getirmiş, ancak, aynı zamanda kültürlerarası farklı biçimsel özelliklerin oluşmasına da yol açmıştı. Bu nedenle, bu proje bazı çevrelerce hoş karşılanmayabilirdi. Bu soruna bir çözüm olarak, yedinci yüzyılda yaşamış olan din bilgini İbn Abbas’ın bir ressama verdiği öğüde uyularak çalışmalar biçimsel olarak dönüştürüldü. Bu öğüt ise: “Canlıların başlarını kesmelisin ve onları çiçeklere benzetmeye çalışmalısın ki, canlı gibi gözükmesinler ”di. Artık betimler, cami duvarlarında da sergilenebilirdi. Uzlaşım böylelikle sağlanmış olacaktı. Bu proje, iki katmandan oluşmaktadır: Birinci katman, Ruhr Müzesi’ndeki görüntülerden yararlanılarak, metal rengi karton üzerine kolajlardan oluşturulmuş 30 x 21 cm boyutlarında 36 tane çalışmayı kapsamaktadır. İkinci katman ise siyah kağıtlarından yine kolaj olarak yapılmış, Ortaçağa ait İslam bitkisel motiflerinden elde edilmiş 36 çalışmadan oluşmaktadır. Bu iki katmanın üst üste çakışmasıyla, aynı zamanda Batı ve Doğu kültürlerine ait görüntülerden oluşan yeni ve farklı bir görünüm ortaya çıkmaktadır. Gerçek mekandaki uygulamada ise, metal plakalardan oluşan parçaların, lazer kesim tekniğinden yararlanılarak çalışmanın gerçekleştirilmesi tasarlanmaktadır.  

İşler 13.png

Panolar (36 adet), 2015, 30 x 21 cm

V. SHINGLE 22J BİENALİ PROJESİ

 

Topkapı Sarayı Müzesi'nde bulunan Surname-i Vehbi (1720) adlı minyatürde Osmanlı döneminde "yemek" olgusunun iktidar bağlamında içerdiği sembolik anlam betimlenmektedir. Yeniçerilerin kendilerine padişah tarafından verilen safranlı pilavı yemeleri, onların padişahın yönetiminden hoşnut olduklarına ve düzene işaret etmekte; yemeği geri çevirmeleri ise başkaldırının ve düzensizliğin göstergesi haline dönüşmektedir.

İşler 15.png

İktidarın Göstergesi olarak Yemek, 2015, 35 x 50 cm, kolaj

İŞLER

İşler 16.png

İsimsiz, 8 adet, 2015, 60 cm x 42 cm

bottom of page